Emniyet müdür yardımcısı uyuşturucu soruşturmasında ‘şüpheli’: Savcı yanıtlarını gerçekçi bulmadı!

Edirne Emniyet Müdür Yardımcısı Zeki Ağsakal'ın da aralarında bulunduğu uyuşturucu soruşturmasında savcılık iddianameyi hazırlandı. Savcı, iddianamede yer alan yeni ifadeler eşliğinde Emniyet Müdürü Ağsakal'ın bir kez daha ifadesini aldı. Savcı Gencay Akçay, hazırladığı iddianamedeki yorumunda şüpheli Ağsakal'ın yanıtlarının gerçeği yansıtmadığını belirtti.

cumhuriyet.com.tr

Edirne Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlatılan ve uyuşturucu ticareti yapan bir şebekeyle bağlantısı olduğu iddiasıyla Edirne Emniyet Müdür Yardımcısı Zeki Ağsakal'ın da yer aldığı dört kişilik suç örgütüne ilişkin yargı süreci başladı. Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede yeni bilgiler yer aldı. 

Ayrıca Bulgaristan'dan alınan 13 kilogram esrarın Edirne'ye getirmeye çalışırken tutuklanan Birol Eroğlu'nun Savcılık ifadesi de ortaya çıktı. Bulgaristan'dan alınan 13 kilogram esrarı aracıyla Edirne'ye sokmaya çalıştığı sırada yakalanan ve ardından tutuklanan Birol Eroğlu'nun ifadesinin ardından soruşturmanın şüphelilerinden olan Edirne Emniyet Müdür Yardımcısı Zeki Ağsakal'ın bir kez daha ifadesine başvuran Savcı Gencay Akçay, hazırladığı iddianamedeki yorumunda eldeki bilgi ve verilere karşın Ağsakal'ın yanıtlarının gerçeği yansıtmadığına dikkati çekti. Ağsakal'ın 30 yıldan 45 yıla kadar hapsi isteniyor.

T24'ten Tolga Şardan, Birol Eroğlu'nun ve şüpheli Edirne Emniyet Müdür Yardımcısı Zeki Ağsaka savcılık ifadesini ve Edirne Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede yer alanları kaleme aldı. 

“‘BİZİ İHBAR ETTİN Mİ’ DİYE SORDU”

Bulgaristan'dan alınan 13 kilogram esrarı aracıyla Edirne'ye sokmaya çalıştığı sırada yakalanan ve ardından tutuklanan Birol Eroğlu'nun ifadesinde şu bilgiler yer aldı: 

"Pazarkule'ye geldim. Sonra yakalandım. Beni Kapıkule'ye sevk ettiler. Hangarda depoda beklerken sivil giyimli, esmer 1.70 - 1.75 boylarında bir görevli geldi. Yanıma yaklaşıp sessiz bir şekilde 'bunlar Alzheimer ilacı diye söyle, ancak öyle kurtulursun' dedi. Ben orada şok oldum ve korktum. O yüzden bildiklerimi anlatmadım. 27 Aralık 2022 günü saat 10.00'da Serkan Bey açık görüşümeye geldi. Sarıldık. Geçmiş olsun, 'Ben seni kurtaracağım, aileni sıkıntı etme, ben ailenin başındayım, gözün arkada kalmasın, elimden geleni yapacağım, seni de kurtaracağım, Zeki Bey'in selamı var' dedi. 'Zeki Bey Saraçlar'ın kamera kaydını duymuş' dedi. Bu nedenle biraz tedirgin, 'bizi ihbar ettin mi?' diye sordu.

“‘O MEMUR İNAT OLMASAYDI SENİ GÜMRÜKTE KURTARACAKTIK’ DEDİ”

'Ben kimseyi ihbar etmedim, edecek olsam ilk başta buraya girmezdim, araba ile sizi yakalatırdım. Savcı beni serbest bırakırdı' dedim. Anladığım kadarı ile ikna oldu. Ayrıca bana 'senin mahkemeni bekliyoruz, ilk mahkemeye kadar tedirginiz, ilk duruşmada dosyayı gördükten sonra işlere tekrar başlayacağız' dedi. 'Şu an biraz tedirginiz' dedi. 'Sana yurtdışından 60-70 dosyası olan bir uyuşturucu baronunu bulacağız, sana söylediğimiz şekilde savcıya ifade verip onun adını vereceksin, senin cezan azalacak. Elimizden gelen en az cezayı aldıracağız' dedi. 'Biz seni o akşam gümrükte kurtaracaktık. O koşarak gelip bagajıma bakan gümrük memurunu kastederek 'o memur inat olmasaydı, o polisle seni oradan aldıracaktık. Sivil ekip arabası orada bekliyordu' dedi. O polis, bir önceki ifademde bahsettiğim uzun saçlı, yanaktaki sakalları kısaltılmış, yanakları çökük, esmer sivil polisti.”

“HABUR’DAN TECRÜBELİ OLDUĞUM İÇİN ARACIN ALTINA YATTIM”

Soruşturmanın derinleşmesiyle birlikte, içinde uyuşturucu bulunan araçta inceleme yapan ve zula olarak adlandırılan gizli bölmede esrar paketlerini ortaya çıkaran Gümrük Muhafaza görevlisi A.B. o geceyi savcılığa şöyle anlattı:

"Ben Pazarkule Gümrük Müdürlüğü'nde gümrük muhafaza memuru olarak görev yapmaktayım. Ben daha önce Habur Gümrüğü'nde çalıştım. Oraya çok zula yapılmış araba geldiği için tecrübeliyim. Olay tarihinde gümrük muhafaza memuru P.O., suça konu aracın bagajını kontrol etmiş. Ben o sırada Yunanistan tarafından geri çevrilen bir kişi ile ilgilendiğimden P.'nin aracı kontrol ettiğini görmedim.

Bu işleri yaparken aracında bulunan Birol Eroğlu ile göz göze geldim. Göz göze gelince, el kaldırıp 'bekle' dedim. Aracının yanına gittim. 'Beni aradılar' dedi. Ben de şakasına 'onlar sahte gümrükçü bir de ben arayacağım' dedim. Habur'dan tecrübeli olduğum için aracın altına yattım. Aracın altında bir metal profil gördüm. Bunun üzerine araca zula yapıldığını anladım. Bagajı açtım. Aracın bagaj havuzunu tutan vidaları sökünce orada uyuşturucu olduğunu anladık.

“OLAY İLE İLGİLİ BİZE İHBAR ÇEKMEDİLER”

Vidaları, o gün telefon kayıt ücreti yükseleceği için yurtdışından telefon kaydettirmeye geldiği için tesadüfen orada olan adını bilmediğim bir polis memuru ile açtık. Bende kelepçe olmadığı için gümrük pasaport polisi olan soy ismini bilmediğim ancak M. olduğunu düşündüğüm, M. isimli ve soyadını bilmediğim Y. isimli polis memurundan kelepçe alıp Birol'u kelepçeledim. Bu olaylar tahminimce 21.30 - 22.00 civarlarında oldu.

Ben Birol'u kelepçeledim. İçeriye teslim ettim. Vatandaşların görmemesi için aracı kenarda bir yere çektim. Tahminimce 22.00 civarlarında narkotikten olduğunu söyleyen kişiler geldi. Kendilerine kimlik sormadık. Normalde narkotik ihbarlı aracı olduğunda bazen gelir bizimle bekler. Bazen de plakayı bildirir. Araç gelince gelir. Bu olay ile ilgili bize bir ihbar çekmediler. Zaten ihbar çekseler kapıda ilk kontrolünde ihbarı gözükür. X-Ray için Kapıkule'ye sevk edilirdi.

Narkotikten uzun saçlı, sakallı, Cizreli Mehmet olarak bildiğim bir kişi, bir de gözlüklü daha sonra adının V. olduğunu öğrendiğim bir kişi geldi ama kendisi ile hiç muhabbet etmedik. Gelip araca baktılar. Ben 'kimsiniz ?' diye sordum. 'Narkotikteniz' dediler. Ben dosyayı bizden alıp tahkikatını kendileri yapmaya çalışacaklar sandım. O yüzden 'ben işimi tamamlayıp adli birime teslim ederim, dosyayı kimin yapacağına savcılık karar verir' dedim. O sırada V., arkada 'komiserim' diye hitap ettiği bir kişi ile telefonda görüşüyordu. 'Aracı aldılar, şu anda açıyorlar' diyordu. Biz aracı ararken, bizim başımızda beklediler.

ŞOFÖRÜ ARAYAN GALERİCİ

Ben Birol'un telefonunu aldığımda sürekli "Galerici" diye biri arıyordu. Ben de sessize aldım. Telefon daha sonra yine çalarken Cizreli Mehmet geldi. 'Telefona bir bakabilir miyim?' dedi. Ekrana baktı. 'Yabancı numara bu zaten tespiti yapılamaz' dedi. Bana geri verdi. Ben bu sırada yanından ayrılmadım. Telefona bir şey yapmadığını biliyorum. Galerici diye kayıtlı kişi sürekli WhatsApp'tan arıyordu.

Bizim işimizin bitmesine yakın M. ile V. yanımdaydı. Biz esrarı çıkarıp poşetledikten sonra gitmeye başladılar. O sırada vatandaşlar da aracı izliyordu. Çok fazla kalabalık olunca ben 'herkes aracının başına gitsin, burada film çekmiyoruz' dedim. Diğerleri gitti, ancak sarı / turuncu - siyah montlu olan kamera araştırma ve inceleme tutanağında görüntü 43-44-45-46'da gözüken kişi gitmedi. 'Ben niye gitmiyorsun?' dedim. O, 'polis memuruyum' dedi. Ben de 'fark etmez iş yapıyoruz. Aracının başına geç' dedim. Bunun üzerine benim yanıma hiç gelmeyen bir kişi eli ile 'gel, gel' dedi. 'İş bizden çıktı' anlamında der gibi bir hareket yaptı. Ben bu kişiyi tam görmediğim için tarif edemiyorum. Benim bilgim ve görgüm bundan ibarettir."

"MEMUR MÜDÜRÜ ARAMAZ, USULE UYGUN DEĞİL"

Savcılık, olayın içinde Edirne'de uyuşturucu suçlarıyla mücadele etmekle sorumlu Emniyet Müdür Yardımcısı Zeki Ağsakal olması nedeniyle Edirne Emniyeti bünyesinde görev yapan Narkotik Suçlarla Mücadele Şube Müdürü O.T.'nin "bilgi sahibi" sıfatıyla ifadesine başvurdu.

Dosyanın sanığı Ağsakal'a bağlı olarak görev yapan O.T. Eroğlu'nun aracında yapılan aramada şube memurlarının niçin gümrükte olduğuna dair soruya şu şekilde yanıt verdi:   

"Şu an Suriye'de geçici görevli olarak bulunan Polis Memuru B.A. eleman kaynaklı olarak Dacia bir araçta Yunanistan'dan uyuşturucu geleceğini öğrenmiş. Suriye'ye giderken yerine devrettiği kişi Polis Memuru E.S.'ye bilgi vermiş. E., Komiser N.'ye bu durumu aktarmış. Komiser N. de bana söyledi. Ancak aracın plakasını bilmiyorduk. Analiz çalışmalarında Dacia markalı iki adet aracın plakasını belirledik. Olay gününden birkaç gün önce araç Pazarkule'den çıktığı için plakayı belirledik. Pazarkule'deki PTS'ye bu araç düşünce ekipleri çıkardık, ekipler Pazarkule'ye gitti. Ekipler gidene kadar Gümrük'te çalışan gümrük muhafaza memuru araçtaki uyuşturucuyu kendisi bulmuştu. Biz de 'Gümrük'e ihbar çekmeyip aracı gümrükten çıkınca dışarıda alırız. O şekilde ararız' diye düşündüğümüz için bu yakalamayı gümrük yapmış oldu."

O.T. "B.A. ihbar aldığında doğrudan sizi ya da Zeki Ağsakal'ı arar mı?" sorusuna ise şu şekilde yanıt verdi: 

"Doğrudan beni ya da Zeki Müdür'ü aramaz. Ya bağlı olduğu N. Komiser'i ya da ekip arkadaşı E.'yi arar. Bizim işleyisimizde polis memuru bir bilgi aldığında bunu öncelikle büro amirine söyler. Rütbeleri itibariyle B.'nin Zeki Müdür ile doğrudan bir temas kurması usule uygun değildir. O yüzden mantıklı da değildir."

SURİYE'DEN GELEN İHBAR

Soruşturma savcısı Akçay, Suriye'de görev yapan B.A. adlı polis memurunun uyuşturucu kaçakçılığı ihbarını aktardığı meslektaşı E.S.'nin de bilgi sahibi olarak ifadesini aldı. Polis Memuru E.S. şu bilgileri verdi:

"Bana bahsettiginiz olayı hatırladım. 15/11/2022'de şu an Suriye'de görev yapan, öncesinde uzun süre birlikte çalıştığımız Polis Memuru B.A. beni aradı. Yakın zaman içinde yani 2-3 gün içerisinde Pazarkule Sınır Kapısı'ndan 34 plakalı, plakanın devamını bilmediği bir Dacia aracın uyuşturucu getirebileceğini söyledi. Şoförün ismini ya da aracı bilmiyordu. Ben bu bilgiyi, Komiserim N.E.'ye ve analizde çalışan Polis Memuru D.Y.'ye verdim. Biz Pazarkule'den geçen araçları analiz ettik. Eski TIR şoförü ve yakın zamanda giriş çıkış yapan 34 plaka bir Dacia araç bulduk. Araç şoförünün 5607'den kaydı vardı. Beklediğimiz aracın bu olabileceğini değerlendirdik. Aracı sistem üzerinden izlemeye aldık. Biz bu aracı B.'den ihbarı aldığım gün tespit etmiş olduk. Tespit ettiğimiz esnada araç Türkiye'deydi. Aracın Yunanistan'a çıkış yapmasını bekledik. Ayın 17'sinde araç Yunanistan'a geçti. Biz de geri dönüşünü beklemeye başladık. Ayın 18'inde geldiği zaman önce PTS'ye düştü. Pazarkule'den araçların geçişi hızlı olduğu için hemen ekipleri çıkardık.

Aracı Pazarkule'nin çıkışında almak için Pazarkule'nin dışında uygulama noktasında bekledik. Araç gümrükten çıkış yapmayınca bizim ekiplerimiz gümrüğe girip kontrolde bulundu. Aracı Gümrük Muhafaza'nın çevirdiği ve uyuşturucu maddeyi bulduğunu öğrendik. Bizde aracın net bilgileri olmadığı için tespit ettiğimiz araç olduğundan emin değildik. O yüzden araç yurtdışına çıktığında tekrar döndüğünde kontrol etmeye karar verdik."

SURİYE'DEKİ POLİS MEMURU İLE YAPILAN GÖRÜŞME

Soruşturmanın kilit isimlerinden birisi Suriye'de görev yapan narkotik polisi B.A. idi. Vereceği bilgilerin önemi olması nedeniyle 13 Mart 2023 günü Savcı Akçay'ın odasında polis memurları E.S. ve M.V.K. varken Suriye'deki B.A. arandı.

Yapılan görüşmenin içeriği savcı ve iki polis memurunun imzasıyla özel tutanak haline getirilerek dosyaya konuldu.

Görüşmede polis B.A., yaşananları şöyle anlattı:

"13/03/2023 tarihinde Polis Memuru E.S. ve M.V.K. ile Cumhuriyet Savcısı Gencay Akçay'ın odasında görüşüldüğü sırada E.S.'nin 0553 XXXXXXX numaralı cep telefonundan WhatsApp uygulaması üzerinden Suriye'de görev yapan B.A.'nın kullanmakta olduğu 0505 XXXXXXX numaralı hat aranmış, yapılan görüşmede B.A.'ye 18/11/2022 tarihli yakalamaya ilişkin ihbarı kiminle paylaştığı sorulmuş, B.A., ihbarı E.S. ve Komiser N.E., ile paylaştığını, ancak aracın plakasını ya da şoförün adını bilmediğini, Dacia bir araç olduğunu söylediğini, 'araç tespit edildikten sonra Gümrük'e ihbar çekin' dediğini ancak o dönem Gümrük Muhafaza ile Emniyet arasında sıkıntı olduğundan Gümrük'e ihbar çekilmeden aracın dışarıda beklendiğini..."

GÜMRÜK'E İLETİLMEYEN İHBAR

Gümrük Muhafaza, aracı kendisi tespit edince dosya Gümrük tarafından yapıldığından 'ben size demiştim, ihbar çekseniz dosya bizde kalırdı' diye sitemde bulunduğunu, yakalama olan gün Zeki Ağsakal'ı arayarak 'bu akşam bir yakalama olabilir' dediğini, ancak Zeki Ağsakal'a aracın markası dahil olmak üzere hiçbir bilgi vermediğini, araç Gümrük'te yakalandıktan sonra da Zeki Ağsakal'ı aradığını, 'Neden Gümrük'e ihbar çekilmedi, böyle olunca ben muhbirime karşı kötü durumda kaldım' dediğini, kendisinin şu an Suriye'de olduğunu ve Türkiye'ye geçişinin zor olduğunu, üstleri ile konuşarak bu hafta içerisinde ifade vermek üzere Türkiye'ye geçmeye çalışacağını beyan etmiş, bunun üzerine telefon görüşmesi sonlandırılmış olup, görüşmeye ilişkin tutanak imza altına alınmıştır."

FİZİKİ TAKİP RAPORU

Savcılık, jandarma üzerinden dosyada şüpheli olarak görünen Serkan Aydoğdu ve diğerlerinin, mahkeme kararıyla hem telefonlarını dinledi, hem de fiziki olarak takibe aldı.

Bu takiplerden birisi olan ve dosyaya giren raporda Aydoğdu'nun Edirne'ye gelip Ağsakal ile buluşmasından elde edilen bilgiler paylaşıldı:

"26.12.2022 tarihinde Serkan Aydoğdu'nun Zeki Ağsakal'a "Edirne'ye geliyorum, yola çıktım." şeklinde görüşme gerçekleştirmesi üzerine Cumhuriyet Savcısı'na bilgi verilmiş ve alınan talimat neticesinde fiziki takip yapılmıştır. Yapılan fiziki takip neticesinde;

a) Şüpheli Serkan Aydoğdu isimli şahsın 26.12.2022 günü saat 20.00 sıralarında Seat marka 34 JD 7975 plakalı araç ile Edirne iline geldiği, akabinde Serkan Aydoğdu isimli şahsın Fatih Mah. Vali Konağı Yanı Ümran Akkan Cad. No:4 adresinde bulunan B. Et Restaurant isimli işletmeye geldiği ve yanında Ahmet Uygur isimli şahsın olduğu.

b) Bahse konu işletmeye saat: 21:00 sıralarında Zeki Ağsakal isimli şahıs gelerek Serkan Aydoğdu ve Ahmet Uygur isimli şahısların bulunduğu masaya oturduğu ve birlikte alkol almaya basladıkları.

c) Şahısların Saat: 23.50 civarında işletmeden ayrıldıkları. Serkan Aydoğdu ve Ahmet Uygur isimli şahısların Zeki Ağsakal isimli şahsı evine bıraktıkları.

ç) Serkan Aydoğdu ve Ahmet Uygur isimli şahısların saat: 00.50 sıralarında Taç Apart Konaklama isimli işletmeye gittiği tespit edilmiştir."

Soruşturmada, içinde uyuşturucu madde yakalanan 34 FYE 532 plakalı kamyonetin trafik tescil kayıtları mercek altına alındı. Suç örgütünün araca yönelik takip yapılmasını engellemek amacıyla kısa süre içinde bir çok kez tescil değişikliği yaptığı ortaya çıkarıldı.

İddianameye giren şekliyle araç üzerindeki tescil işlemleri şöyle:

"Aracın, 26/08/2015 tarihinde 59 PB 808 plakalı ile MHC Makine adına tescil edildiği, 01/09/2022 tarihinde aynı plaka ile Buhari Otomotiv adına tescil edildiği, 09/09/2022 tarihinde aynı plaka ile Emrah Aksu adına tescil edildiği, 24/10/2022 tarihinde aynı plaka ile Özcan Filo adına tescil edildiği, 24/10/2022 tarihinde aynı plaka ile Birol Eroğlu adına tescil edildiği, 03/11/2022 tarihinde aynı plaka ile tekrar Özcan Filo adına tescil edildiği, 03/11/2022 tarihinde 34 FYE 532 plaka ile Serkan Aydoğdu adına tescil edildiği, son olarak 04/11/2022 tarihinde 34 FYE 532 plaka ile Birol Eroğlu adına tescil edildiği tespit edilmiştir."

SAVCININ RAPORU

Savcı Akçay, önceki yazıda da yer verdiğim üzere, şüpheli Edirne Emniyet Müdür Yardımcısı Ağsakal'ın "şüpheli" konumunda ifadesini aldı. Savcı, elde ettiği yeni bilgileri Ağsakal'a yöneltti.

Ağsakal, kendisine yönetilen "Birol Eroğlu, Emrah Aksu'dan alınan araç ile uyuşturucu ile yakalanmıştır. Bu konuda bilginiz var mıdır?" sorusuna verdiği yanıtta şu ifadeleri kullandı: 

"Serkan beni sonraki gün aradı. 'Beni barodan bir avukat aradı' dedi. 'Benim müşterim aratmış. Aracım yakalandı. Ben sana olan senetlerimi ödeyemeyeceğim' dedi. Serkan bana 'bu aracı nasıl geri alabiliriz?' diye sordu. B.A. isimli narkotik polis memuru görevli olarak Suriye'ye gitmek istemişti. Ben iyi bir polis olduğu için gitmesine izin vermemiştim. Ancak 'ben Suriye'den de çalışırım' deyince 'tamam' dedim ve gitti. Olay günü tahminimce saat 17.00 sıralarında bana araç bilgisi verdi. Ama şu an araç bilgilerini hatırlayamıyorum. 'Yurtdışından araç gelecek' dedi. 'Tamam' dedim, teşekkür edip Narkotik Müdürü'nü aramasını söyledim.O, O.T müdürü aradı. Saat 22.00-23.00 gibi beni B., O. Müdür ve N. Komiser beni aradı. Aracı Gümrük yakalamış 'vermiyorlar' dedi. B. bana 'muhbir vardı. Gümrük alırsa muhbirin parasını ödemeyemeyeceğiz, Gümrük ile ortak operasyon yapalım, bizim muhbiri yazdırayım, yoksa adamla bir daha çalışamam' dedi. Ben de 'bu saatte kimi arayacağım' diye düşünüp B.'e böyle söyledim."

SAVCI: AĞSAKAL'IN SAVUNMASI GERÇEĞİ YANSITMIYOR

Ağsakal, B.A. ile görüşmelerinin genellikle WhatsApp üzerinden olduğunu söyledi. Savcının "O halde 23.05 ve 23.10'daki görüşmeleriniz neden normal arama şeklindedir?" sorusuna şu yanıtı verdi:

"Suriye'de olduğu için normalde hep WhatsApp'tan arar. Belki o an benim internetim çekmediği için normal telefondan aramıştır. Yoksa, Suriye'de olduğu için konuşma çok yazıp fatura kabarmasın diye WhatsApp üzerinden arar."

Savcı Akçay, hazırladığı iddianamedeki yorumunda eldeki bilgi ve verilere karşın şüpheli Emniyet Müdürü Ağsakal'ın yanıtlarının gerçeği yansıtmadığına dikkati çekti.

Akçay şu görüşü verdi:

"Tanık O.T'nin beyanları, tanık E.S.'nin beyanları ve B.A. ile yapılan telefon görüşmesi neticesinde Zeki Ağsakal'ın savunmasının gerçeği yansıtmadığı, hakkında ihbar olan aracı bilmediği, dolayısıyla Serkan Aydoğdu'yu aracın geçmemesi için uyarmasının mümkün olmadığı anlaşılmıştır. Zaten Serkan Aydoğdu da ifadesinde Zeki Ağsakal'ın yakalanmadan sonraki güne kadar kendi araçlarının yakalanıp yakalanmadığından emin olmadığını beyan etmiştir."